Şehr-i İstanbul, Feth-i İstanbul, Müjde-i İstanbul – 29 Mayıs 1453

Şehr-i İstanbul.. Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan düğüm.. Yıllarca ve defalarca kuşatılan ama elde edilemeyen, müjdelenen şehir, İstanbul..

İlk Kuşatma

Müslümanlar tarafından ilk olarak Hz. Muhammed (s.a.v)‘i Hicret  döneminde evinde misafir eden sahabe Ebu Eyyûb el-Ensarî‘nin de bulunduğu İslam ordusu tarafından 668-669 yıllarında kuşatılmış ama sadece kuşatılmış olarak kalmıştır.

İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Bunu gerçekleştirecek ordunun kumandanı ne mutlu kumandan ve askeri ne mutlu askerdir. Hz. Muhammed (s.a.v)

 (Hicret, Müslümanların 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesidir)

Diğer Kuşatmalar

Daha sonra birçok farklı kuşatmaya sahne olan İstanbul, 1204 yılında Haçlılar tarafından kuşatılmış ve 1261 yılına dek Latin İmparatorluğu himayesinde kalmıştır.    Osmanlılar tarafından ilk olarak Yıldırım Beyezid döneminde kuşatılmıştır 1390 yılında ise yapılan bu kuşatma başarısız olmuş, Ankara Muharebesi’ne dek şehir aralıklarla abluka altında tutulmuştur.

II. Mehmed’in Tahta Geçişi

II. Mehmed’in tahta geçtiği dönemde Anadolu’da Ankara Savaşı ile dağılan siyasi birlik toparlanmış, Rumeli’de fetih çalışmaları yeniden başlamıştı.  II. Mehmed, İstanbul‘u ele geçirmek için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiğini düşünmekteydi. Bu gerekçe ile büyük dedesi Yıldırım Bayezid‘in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı‘nın karşısında Rumeli Hisarı‘nı yaptırdı. Hisarın yapımında ise yaklaşık 300 usta, 750 işçi, 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci ve diğer tayfa çalışmıştır. İstanbul’u kuşatacak ordunun arkasını korumak amacı ile Avrupa‘da birçok stratejik noktaya birlikler gönderildi. Mora Yarımadası kuşatıldı. İstanbul’un yüksek ve kalın surlarını yıkmak amacı ile Edirne‘de, devrin önemli mühendisleri Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılar‘a sığınan Macar Urban‘a toplar döktürüldü. Edirne ve İstanbul arasındaki yol düzenlendi ve topların geçebileceği kaliteye yükseltildi. II. Mehmed‘in tasarlamış olduğu aşırtma gülleleri, günümüz ismi ile havan topları yapıldı.

Doğu Roma’ya Savaş İlanı:

1452 yılında II. MehmedBizans İmparatorluğu‘na savaş ilan etti. 28 Haziran 1452’de Rumeli Hisarı‘ndan 50.000 kişilik ordu ile hareket etti. İstanbul Surları karşısında çadırlar kuruldu. 31 Ağustos’a kadar ordu İstanbul’da kaldı. Ancak 31 Ağustos’ta Edirne‘ye gidildi.

Şahi Topları:

Edirne’de eski Bizans esiri olan Macar asıllı Urban ve diğer Osmanlı top dökümcüleri Şahi toplarını icat etti.

Kuşatma Süreci:

II. Mehmet hazırlıklarını tamamladıktan sonra Bizans kralına elçi göndererek şehrin teslim edilmesini istedi. Red cevabı üzerine 6 Nisan 1453 tarihinde İstanbul kuşatmasına başlandı. Osmanlı Ordusu kenti karadan ve denizden kuşatma altına aldı.Osmanlı Ordusu surlarda gedikler açtıkça Bizanslılar surları yeniliyor, Türklerin şehre girişine izin vermiyordu. Osmanlı Donanmasının da Bizans’a yardıma gelen Ceneviz ve Venedik gemilerine engel olamaması savaşın seyrini değiştirmeye başladı. Haliç ile Karaköy arasına çekilen zincirden ötürü Osmanlı donanmasının Haliç’e girememesi savaşın seyrini Osmanlı aleyhine çeviriyordu. Bu gelişmeleri üzerine Fatih Sultan Mehmet 21 Nisan’ı 22 Nisan’a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi emrini verdi. Dolmabahçe üzerinden Haliç’e indirilen gemilerle savaşın seyri değişmeye başladı.

Gemilerin Karadan Haliç’e İndirilmesi

Istanbul-Kusatmasi

Fausto Zonaro’nun “Osmanlı Donanması’nın Haliç’e indirilmesi” adlı tablosu. Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nda sergilenmektedir.

II. Mehmed, donanmanın karadan yürütülüp Haliç’e indirilebileceğini belirtti. Birçok vezir ve paşa bu duruma tepki gösterdi. Sultan görüşlere tepki göstererek:

Biz Peygamber müjdesini gerçekleştirmeye geldik. Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han’ız. Allah’ın izni ve yardımı ile imkansızı mümkün yaparız. Davranın, amele bulun, usta bulun! Dolmabahçe’den Beyoğlu sırtlarına doğru geniş bir yol açın. Yol boyunca kızakları döşeyin. Cenevizliler’den yağ alıp kızakları yağlayın. Amma çok gizli tutun. Bizans bu durumu fark etmemeli.

dedi.

Dolmabahçe’den Beyoğlu sırtlarına uzanan bir yol yapıldı. Kızaklar döşenip, yağlandı. Gemilerin altına konacak arabalar hazırlandı. Çok sayıda manda ve öküz sağlandı. Cenevizli casuslar ise yoğun çalışmayı görüyor, ama kestiremiyorlardı. Bu sırada Molla Gürani, yanında talebeleriyle geldi. Molla Gürani, fethin Sultan Mehmet’e gerçekleşeceğini belirterek:

Hünkarım, fetih size nasip olacaktır. Sakın vazgeçmeyin. Müritlerimle geldim. Kefenlerimiz boynumuzdadır. Ölene kadar fetih yolunda yürümeye andımız var.

dedi.

Bizans Elçileriyle Görüşme:

II. Mehmed’e Bizans İmparatoru tarafından elçiler gönderildi. İmparator teklifte bulunarak:

Kuşatma kaldırılırsa padişahın istediği kadar vergi vermeye hazırım. İstanbul surlarına kadar olan bütün topraklar da kendilerinin olsun. Ayrıca şehrin güvenliğinden sorumlu, padişah tarafından tayinine hazırım.

dedi. Ancak Sultan bu teklifi kabul etmeyerek:

Efendinize söyleyin, direnmeyi bırakıp şehri teslim etsin. Bunu yaparsa Mora’nın hakimiyetini kendisine ihsan edeceğiz. Razı olmazsa şehre zorla gireceğiz! Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han olarak peygamber müjdesi peşindeyiz. 

dedi

II. Mehmed ki, Fatih Sultan Mehmed! Osmanlı Donanması‘nın Haliç‘e indirilmesi ile birlikte savaşın seyri Osmanlılara döndü. İstanbul’a 19 Nisan, 6 Mayıs ve 12 Mayıs’ta büyük hücumlar düzenlendi fakat şehir ele geçirilmedi. Kuşatma oldukça uzun sürmüş, Osmanlı askerleri moral ve fizikî açıdan kötü duruma düşmüştü. Bu gelişmeler üzerine II. Mehmed, 29 Mayıs’ta büyük taaruz için emir verdi. 29 Mayıs’ta günün ilk ışıkları ile başlayan taaruz sonucu, Ulubatlı Hasan‘ın Bizans surlarına çıkarak Osmanlı sancağını dikmesi ile Osmanlı ordusu moral kazandı ve savaşa topyekün karşılık verdi. Açılan gediklerin kapatılamaması ve Osmanlı ordusunun topyekün saldırısı karşısında İstanbul, 29 Mayıs 1453 Salı günü II. Mehmed‘in önderliğindeki Osmanlı birliklerine teslim oldu. İstanbul’un alınması ile birlikte topların deldiği surlardan içeri giren II. Mehmed, halkın sevgi gösterisi ile karşılandı. Bu fetihten sonra II. MehmedFatih unvanını aldı ve Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başladı.

29 Mayıs sabahı, namazını kıldıktan sonra atına binen II. Mehmed, maiyetiyle birlikte ön safa geldi. Verilen emirle toplar ateşlendi. Osmanlı Ordusu hücuma başladı. Lağımcılar kaleyi patlatmaya çalışırken, Bizans askeri de kaynar katranları surların üzerinden Osmanlı askerlerine döküyordu. Padişah ise Topkapı önlerinde demir topuz ile savaşıyordu. Bu sırada Giovanni Giustiniani ağır yaralandı. Konstantin’den tedavi için izin istediği zaman Konstantin:

Yaranız ağır değildir; bununla beraber, buradan nasıl çıkacaksınız? diye sordu. Giovanni ise:

Cenab-ı Hakk’ın Türklere açmış olduğu yolu takip edeceğim. dedi. Ardından da Galata’ya sığındı ve orada öldü.

700 kişilik birliğiyle gelen Giovanni, bölgeyi terk edince Bizans ordusu iyice bozulmaya başladı. Ulubatlı Hasan adlı bir yeniçeri ise 30 arkadaşı ile kaleye tırmanıyordu. Bizanslılar sekizini ok ve top atışlarıyla vurmuş olsalar da 22 kişi surlara tırmandı ama kısa sürede ok ve top atışlarında yaralandı. Ulubatlı Hasan ise sancağı kaleye dikti. Ancak ok darbeleri ve açılan ateşlerle orada vefat etti. Söylediği son söz ise:

Allah’ım bu sancağı buradan indirme! idi.

Bir Yeniçeri müfrezesi Ulubatlı Hasan’ın naaşını II. Mehmed’in huzuruna getirir. Padişah, cenazeyi gözlerinden öperek:

Eğer Sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim! demiştir.

Ey Konstantiniye! Ya sen beni alırsın, ya ben seni alırım! 
II.Mehmed

İmparator öldü! İmparatorun ölümü ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Aynı zamanda veliahtlardan Kantakuzen de ölmüştü. Şehzade Orhan ise intihar etmişti. Bu sırada II. Mehmed, Topkapı’dan şehre girdi. Böylece şehir fethedildi. II. Mehmed, Fatih ünvanını aldı. Bu sırada Giritli askerler bahçede halen çatışma içindeydi. Fatih bunları görünce, silahlarıyla beraber Girit’e dönmelerine izin vermiştir. Daha sonra Bizans Patriği’ni telkin ederek:

Ben Sultan Mehmed, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız. 

dedi ve sancağı burçlarda gördüğüne sevinerek:

Aciz, fakir kulun Mehmed’e bu günleri gösterdiğin için sana şükürler olsun Rabbim!  dedi.

Konstantinopolis halkının bir kısmı ise hala umutluydu. Çünkü Çemberlitaş Sütunu inançlarına göre Türklerin şehre girmesini önleyecekti. Ancak Çemberlitaş da geçildi ve Ayasofya’ya varıldı. Fatih Sultan Mehmed Ayasofya’nın camiye çevrilmesi emrini verdi.

Hiç kimsenin yaşamına, inancına karışılmamış ve herkesin rahatça ibadetine de izin verilmiştir..