Geçen ay, geçen yıl neler yaptınız ? Peki ya heyecanla beklediğiniz karne günleriniz falan ? Şöyle dönüp bir bakınca her şey nasıl da olup bitivermiş, zaman ne kadar çabuk geçivermiş..
Son bir soru ile makalemize geçiş yapalım; bunca geçen zaman ne kadar faydalı, ne kadar faydasız olmuş size ve/veya dışarıya, mesela bir dikili ağacımız olmuş mu? :)
Cemal Sert ‘in kaleminden yazılan Zaman neden çabuk geçiyor? başlıklı makaleyi sizinle paylaşmak istedim;
Herkesin dilinde aynı şey “Zaman su gibi akıp gidiyor”, “Bu hafta ne çabuk bitti”, “Daha dün gibi tatile gitmiştik” Zaman tamamen algı ile alakalıdır. Göreceli bir kavramdır. Aynı ortamdaki olan insanlar için bile farklı hisler oluşturur. Kendi filmimizi çektiğimizi düşünelim bir filmin çekimleri aslında filmin uzunluğu ile aynımıdır ? Tabi ki hayır, film çekimleri içerisinde gereksiz bulunan öğeler, beğenilmeyen kareler, planlanan sürenin üzerine çıktığı için filmden çıkarılan bölümler de vardır. Bunlar onlarca saat sürsede bunları derlenip toplandığında karşımıza sadece 2 saatlik bir film çıkar. Beynimiz de tam olarak bu şekilde çalışır. Önemli olduğunu hissettiği durumları kaydeder diğerlerini ise filmimizden çıkartır. Böylece arada eksik kalan karelerden dolayı biz filmi daha kısa gibi hissederiz.
Aynı zamanda beynimizi hareket algılayıcısı olan bir kameraya da benzetebiliriz. Hayatımızda hareket ve heyecan yoksa o kısımları kaydetmeyip hafızadan tasarruf sağlar.
Peki beyin bir şeyin önemli olup olmadığına nasıl karar vermekte ?
Sosyal medya denildiğinde, dünya çapında yapılan araştırmalarda – kullanım oranlarında – Türkiye’nin ilk beşte olduğunu (haftada 8.6saat) olduğunu biliyor muydunuz?
Genç nüfusun ağırlıklı olarak tercih ettiği bu platformlarda, haddinden fazla vakit harcadığını(zı) nasıl bulabiliriz sorusuna gelin birlikte yanıt arayalım.
1. Verimli bir sebep için (iş, ödev, araştırma vb. gibi) internete giriyorum, ancak kendimi bir anda sosyal medya platformlarında buluyorum (diyenlerden misiniz ?)
Bilgisayar başına oturduğunuzda veya akıllı cihazlarınızı kullanmaya başlarken ulvi bir amaç gibi görünen iş, ödev, araştırma gibi kavramları hedeflediğinizi, sonrasında aradan geçen zaman diliminde sosyal ağlardaki akışları incelemeye başlayanlardansanız, biraz odaklanma biraz da kolaya kaçma huyunuz var demektir.
2. Akıllı cihazlarınızı gerçekten “akıllı uygulamalarla” hayatınızı kolaylaştırmak için mi yoksa sosyal ağlarda vakit geçirmek için mi kullanıyorsunuz?
Akıllı telefonlar, tabletler, televizyonlar derken, temelde verimliliğimizi arttırması hedeflenen bu cihazlarda harcadığımız vaktin çoğunu sosyal platformlarda geçiriyoruz. Belki de hazırlanması gereken raporlar dururken, sosyal ağların merak uyandıran dünyası bu tercihi yapmanıza neden oluyor.
3. Herhangi bir bildirim olmamasına rağmen, sosyal ağ hesaplarınızı sürekli kontrol etme isteğiniz mi var?
Genelde kullanıcılar oluşan herhangi bir güncellemeden çeşitli bildirim yöntemleri ile haberdar oluyorlar (Ör. E-posta, anlık bildirim vb. gibi.) Ancak yine son dönemde üye olunan toplulukları devamlı olarak kontrol etme durumu da yaygın şekilde gözlemleniyor. 30 dk. İçerisinde defalarca kez Facebook, Twitter akışlarınıza bakıyorsanız, belki de habersiz kalma, gündemi kaçırma içgüdüsü ile hareket ediyor olabilirsiniz.
4.Zamanında üye olup sonradan şifresini bile unuttuğunuz kaç tane sosyal ağ hesabınız var?
Her yeni çıkan servise üye olup, bunların toplu halde takibini yapmak ciddi emek ve zaman gerektiriyor. Dijitalleşen toplumda günlük alışverişten, özel günlerin kutlanmasına kadar binlerce amacı yerine getiren sosyal ağ mevcut durumda… Tüm bu hizmetlere takip edip, kullanmak neredeyse imkansız, lakin siz hala ısrarla deneyenlerdenseniz,bağımlılık yolunda büyük bir aşama kaydettiniz diyebiliriz.
5. Sabah uyanır uyanmaz ya da gece yatmadan önce aklınıza sosyal medya hesaplarınızı kontrol etmek mi geliyor?
Lütfen bu soruya samimi olarak yanıt verin… Cevabınız EVET ise kendinizi kandırmayın, bağımlılık seviyeniz hiçte azımsanmayacak boyutlarda…
6. Arkadaşlarınızla birlikte iken dahi gerçek sohbet yerine sanal sosyalleşmeyi mi tercih ediyorsunuz?
Belki hepimiz bir şekilde fark etmişizdir, toplanıp sohbet ettiğiniz, çay-kahve yudumladığınız bir ortamda belli bir süre sonra insanlar akıllı cihazlarını alarak, ekranlarından akan güncel sosyal ağ bildirimlerini okumayı karşılıklı muhabbete tercih eder duruma geldiler. Bu toplumsal anlamda hayatımıza giren sosyal platformların nasıl büyük bir dönüşüme neden olduğunun en basit göstergesi olarak yorumlanabilir.
Altı temel sorudan oluşan varsayımımızda, verdiğiniz EVET yanıtları ne kadar çok ise, aslında bağımlılık kavramına yakınlığınız da bir o kadar fazla demek oluyor.
Psikolojik ve fizyolojik olarak sosyal ağların insanlar üzerindeki etkilerini araştıran bilim adamları yukarıdaki gibi basit olmasa da, benzer neticelere ulaştıklarını çeşitli kaynaklarda ifade ediyorlar.
Ne yapmalı ?
Bağımlılık genelde algısı kötü olsa da doğru odaklanma ve amaca yönelik işler açısından kullanıldığında verimliliği yükseltebilir, beklenmedik başarıların kazanılmasında rol oynayabilir. Elbette ki, kontrol edilemeyen seviyedeki bağımlılık olgusunun insanı çeşitli olumsuz neticelere sürüklediği de bilinen bir gerçektir.
Aşırıya kaçmadan sosyal platformların kullanılması için bireysel oto kontrol mekanizmasının geliştirilmesi ilk önlem olarak ele alınabilir, bunun dışında profesyonel anlamda danışmanlık-destek de bir diğer seçenek olarak kullanılabilir