Zaman Neden Çabuk Geçiyor ?

Dün nasıl geçti ?

Geçen hafta neler yaptınız ?

Geçen ay, geçen yıl neler yaptınız ? Peki ya heyecanla beklediğiniz karne günleriniz falan ? Şöyle dönüp bir bakınca her şey nasıl da olup bitivermiş, zaman ne kadar çabuk geçivermiş..

Son bir soru ile makalemize geçiş yapalım; bunca geçen zaman ne kadar faydalı, ne kadar faydasız olmuş size ve/veya dışarıya, mesela bir dikili ağacımız olmuş mu? :)

 


Cemal Sert ‘in kaleminden yazılan Zaman neden çabuk geçiyor? başlıklı makaleyi sizinle paylaşmak istedim;

(http://blog.corepany.com/zaman-neden-cabuk-geciyor/)

ZAMAN NEDEN ÇABUK GEÇİYOR

Herkesin dilinde aynı şey “Zaman su gibi akıp gidiyor”, “Bu hafta ne çabuk bitti”, “Daha dün gibi tatile gitmiştik”
zaman_neden-cabuk_geciyor_Time-running-out-of-Zaman tamamen algı ile alakalıdır. Göreceli bir kavramdır. Aynı ortamdaki olan insanlar için bile farklı hisler oluşturur. Kendi filmimizi çektiğimizi düşünelim bir filmin çekimleri aslında filmin uzunluğu ile aynımıdır ? Tabi ki hayır, film çekimleri içerisinde  gereksiz bulunan öğeler, beğenilmeyen kareler, planlanan sürenin üzerine çıktığı için filmden çıkarılan bölümler de vardır. Bunlar onlarca saat sürsede bunları derlenip toplandığında karşımıza sadece 2 saatlik bir film çıkar. Beynimiz de tam olarak bu şekilde çalışır. Önemli olduğunu hissettiği durumları kaydeder diğerlerini ise filmimizden çıkartır. Böylece arada eksik kalan karelerden dolayı biz filmi daha kısa gibi hissederiz.

Aynı zamanda beynimizi hareket algılayıcısı olan bir kameraya da benzetebiliriz. Hayatımızda hareket ve heyecan yoksa o kısımları kaydetmeyip hafızadan tasarruf sağlar.

Peki beyin bir şeyin önemli olup olmadığına nasıl karar vermekte ?

İşte burada hormonlar ve duygular devreye girmekte. Bunların en önemlisi heyecan. Sizde heyecan oluşturan olayları unutmanız pek mümkün değildir. Çocuk olduğunuzu düşünün herşey sizin için yeni herşeyi merak ediyor ve soruyorsunuz. Bir sihirbaz bir gösteri yapıyor ve hayret içerisinde onun gizemini çözmeye çalışıyorsunuz. Bunların hepsi sizin için önemli çünki ilk defa yaşıyorsunuz ve bu konuda heyecanlısınız. Aynı şey yetişkinler içinde geçerli. Aynı yerlere gitmek, aynı tip tatil yapmak, aynı güzergahı kullanmak artık beyniniz bunları yeni bir olay olarak kaydetmiyor ve sizde zaman çok daha çabuk geçiyor algısı oluşturuyor.

Son 10 yılda zamanın bu kadar çabuk geçmesinin sebeplerinden en büyüğü ne diye düşündünüz mü ?

Bana göre en büyüğü dijital medyada ki algı bombardımanı. Reklamları düşünün çocukluğunuzun anılarınızdaki müzikleri kullanırlar, en sevdiğiniz rengi bulup kullanmaya çalışırlar, korkunuzu, sevincinizi, hüznünüzü para kazanmak için hiç sınır tanımadan kullanabilirler. Ürünler ile aranızda bağ kurmak onları beğenmenizi sağlamak için tüm duygu silahlarını kullanabilirler. Bu sınır o kadar yüksektir ki sinemada üzerinize atlayan 3 boyutlu dinazordan sonra sizi başka sporlar eğlenceler heyecanlandırmayabilir. Heyecanlandırmayan olaylar da çabuk silinir.

Son zamanlarda gördüğümüz go-pro kameralar ile dağlardan bayırlardan atlayan sporcular bu algı bombardımanının sonuçları olarak görülebilir. Artık o çocuklara bisiklet binmek, kayak yapmak yeterli heyecan ve adrenalini veremiyor.

Bu durum en çok beynin neyin önemli neyin önemsiz olduğuna karar vermesini etkiler. O kadar çok dijital duyguya maruz kalıyoruz ki gerçek duygular etrafımızda olduğu zaman onları göremiyor veya önemli olduğunu fark edemiyoruz.

Ayrıca akıllı telefonlar da yapılan işlemler aynı şekilde beyin tarafından kayıt edilmezler. Sıkıldığınızda cebinizden çıkardığınız akıllı telefonunuzdan %90 oranında aynı işlemleri yapmaktasınız. Facebookta aşağıya doğru inmek, instagramda fotoğraf paylaşmak, candy crush’ta 4 lü, 5 li şeker patlatmak, okey oynaktan başka telefonumuzu kullanmadığımızın hepimiz farkındayız. Bu kadar az iş yaptığımız bu cihazları gün içerisinde bu kadar kullandıktan sonra beynimizin bu tekrar eden işlemleri kaydetmesini bekleyemeyiz.

Televizyonda haber ve dizi izlerken de adeta beynimize bu zamanı kaydetme diyoruz. Neredeyse birbirinin benzeri diziler, haberler zamanı su gibi geçirirken arkaya dönüp baktığımızda o gün hiç yaşanmamış gibi hissediliyor.

Geçtiğimiz günlerde bir gün hiç akıllı telefonumu kullanmayacağım dedim. Hiç denediniz mi bilmiyorum. Bir kere bile telefona tevizyona dokunmadan gün geçirmeye çalışın. Zamanın daha yavaş geçtiğini hissetmenizin yanı sıra etrafınızda daha önemli işlere zaman ayırabiliyorsunuz. Telefonda gördüğünüz bir şeyi arkadaşınız ile facebooktan paylaşacağınıza anlatmak zorunda kalıyorsunuz. Kağıt oyunlarını mobil oynayacağınıza evde kağıtları arayıp karşılıklı oynuyorsunuz. Etrafınızda sizi rahatsız eden durumları düzeltmek için zamanınız oluyor. Muhabbetiniz ikide bir whatsapp, mail, sms, aramalar ile bölünmüyor.

Araştırdığımda böyle bir hareketinde oluştuğunu gördüm. 6-7 Mart ulusal teknolojiden uzak durma günü icat edilmiş bile. Ayrıca kişiler haftanın bir gününü telefondan, televizyondan, iş harici bilgisayardan uzak durmaya ayırmışlar. Bu günlerinde daha verimli işler çıkartacakları aşikar.

National Day of Unplugging 2016
http://www.sabbathmanifesto.org/unplug/

Ben de ilk okul çağlarımdan beri bilgisayar ile büyüdüm. O ekrana gözümü kırpmadan 3 gün baktığımı biliyorum fakat artık bir noktada teknolojinin bana fazla gelmeye başladığını hissediyorum. Nasıl herşeyin fazlası zarar olarak kabul ediliyorsa hayatımızı yönlendiren bu cihazlara ayda yılda bir de olsa patronun kim olduğunu göstermemiz lazım.

Daha fazla yaşadığınızı hissetmek zamanınızı dolu dolu yaşamak heyacanımızı kaybetmememize, tekrardan kaçınmamıza, duygularımızı dijital değil organik olarak almamıza bağlı. Heyecan dolu mutlu günler diliyorum.


Bir önceki yazımız olan dnsmng: Service /etc/init.d/named failed to start ERROR Solution - Çözüm başlıklı makalemizde 'dns'), ('--start' ve /etc/init.d/named failed to start hakkında bilgiler verilmektedir.

Bir Cevap Yazın